Karanlık bir sabaha uyandım bugün. Uyandırıldım mı, demeliyim bilemiyorum. Bedenimin bana karşı bir direnişi gibi ansızın beliren bir rüyadan kurtulma haliyle karşı karşıya kaldım. Seni gördüm rüyamda, hiç tanımadığım seni, neden bilmiyorum. Rüyanın bir yerinde seninle geçmişimizi düşündüm, bulamadığımı fark ettiğimde uyandım. Hayallerim bile seni oluştururken yetersiz kalıyor, varlığını sağlam temellere oturtamıyor. "Neden böyle?" diye düşündüm, uyanmış olduğum için de uykumun kaçışına hazırlıksız yakalandım. Kaçan tek şeyin uykum olmadığını fark ettiğimde, kalbimin senkronize olmayan birkaç kan pompalamasını fark ettim.
Acaba bir duygu veya bir his tüm dengemi altüst mü ediyordu? Buna bir cevap veremeyeceğimi fark ettiğimden olmalı ki, elim bu satırlar arasında bir anlam arayışında. Bulunabilir mi, inan bilmiyorum. Yine her zamanki gibi bildiklerimle bilmediklerime sığınıyorum. Bu küçük ama beni hayata bağlayan ruh çırpıntıları ya da ruhumun bana bu yakarışları anlam ifade etmeli mi? Hâlâ en mantıklı ve en kaliteli şekilde yaşamayı öğrenemedim. Sanki yaşamayı öğrenmişim gibi mantıklı ve kaliteli yaşamaktan bahsediyorum; belki de bunu kendime anlatmak istediğim için dile getiriyorumdur. Dile gelen her şey keşke ruha da iyi gelse; ruhuma denk gelen ya da ruhumdan hayatıma denk gelen üç beş küçük his hâlâ bir şeyler hissettiğimi bana hatırlatıyor.
Uzun uzadıya içi boş anlam karmaşası içerisinde kaybolduğum kelimeleri yazmak istemiyorum. Belki de kendimle çıktığım bu yolda, kendimden vazgeçerek devam etmeliyim diye düşündüğümde, derinlerde şiddetli bir kahkaha hissediyorum. İnsan her şeyden vazgeçebilir ama eğer bir gün kendinden vazgeçerse, yaşamı hayatı anlamlandırmanın ne önemi kalır ki!
Küçük sitemler belki de büyük mutlulukların kapısını aralar. Aradıklarını bulman dileğiyle ve bulduklarınla mutlu olman dileğiyle. Kurşuni bir hayatın pastel umutları, her zaman imkansızın tek sonuç olduğu yaşam. Yüzün gülsün, gülmek her ruhun şifasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder