Kendimi bir kâğıtla kalemin arasına saklamak istiyorum. Tüm ihtimallere sahip olmak, özgür hissettirecekmiş gibi. Kelimelerde kaybolmaktan korkuyorum; sanki yıllardır derinlerden yüzeye çıkıp soluklanmamış gibiyim. Kendimi kelimelerde arıyorum diyemiyorum, çünkü her cümlede yine bir şeyleri ihtimaller denizinde yoğuruyorum. Kaybolduğumu düşündüğümde, aslında hiç kaybolmadığımı; bulunmuş olduğumu düşündüğümde ise, aslında hiç bulunamadığımı fark ediyorum. Bir yere ait olmak isterken, aslında hiçbir şey olmak istemiyorum. Son zamanlarda yazmak, başlı başına bir külfet gibi geliyor bana. Nefes almak gibi… Bazen bu otomatik hareketin dışına çıkmak istersin ya, kendi isteğinle nefes almak istersin; ama bu, bir süre sonra seni yoran ve rahatsız eden bir eyleme dönüşür. Yazmak da böyle geliyor artık.
Aynıların arasında, aynalarla çevrili bir tarlada saklanmışım sanki. Her baktığım yerde kendimi görüyorum, ama gördüğüm her benlikte başka biri olduğumdan mıdır bilinmez, hâlâ kim ve ne olduğumu anlayamıyorum. Kendimi bulmak için yola çıkmışken, belki de bir kopya olduğumu düşünmek korkutuyor beni.
Korkularımdan kaçamadığım için olsa gerek. Olamadığımla olduğum arasına sıkışıyorum.
Netice istenildiği gibi değil, sanki bir sonuçla ilgileniyorum da. Bu nedenler ışığında karanlığı tercih etmeye başlıyorum. En azından kaybolabileceğim bir boşluk vaadediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder