Zaman geçtikçe duygularına hükmetmeyi öğreniyormuş insan denilen canlı. Küçük heveslerin hayatta tuttuğu bedenim artık küçük heveslerinin bile esiri olamamanın hayal kırıklığı içerisinde boş bir tablo izler gibi izliyor gecenin karanlığını. Eskiden karanlıklardan korkan ruhum şimdi onunla dostluğu sayesinde yaşama tutunabiliyor.
Yerleşik düzene geçmiş göçebenin hissettiği huzursuzluk hissi gibi bu durum da yerini yersiz bir rahatlamaya bırakıyor. Nerede yitti bu çırpıntıların hevesi nerede bitti bu sonsuz heyecan. Kelimelerin arasındaki satır boşlukları kadar bile boşluk kalmamış duygu geçişlerimde. Duygu geçişleri diyorsan bir duyguyu içselleştiridiğimden değil sadece o anın içinde bir duygu yaşadığıma inandığım için bu çıkarımı yapıyorum. Zaten sadece hayattan çıkarım yapabildiğim için varlığıma saklanıyorum.
Kelimelerin esiri olmuş bir içses bu
Kaybetmeyi evlat edinmiş bir mahkum
Sonsuz kelamlara saklanmış bedeli ömrünün
Ödeyemediğinden olsa gerek son bulmuş.
Son satıra geldiğimde anladım. Eski ben olsam
Asla ben olmam.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder