25 Şubat 2024 Pazar

05.31

Bazı gerçekler böyle gecenin hiç beklemediğin bir saatinde tokat gibi yüzüne çarpar.
Zaten beklenenler genelde gerçekler değil de hayaller olduğundan, yediğinin tokat olduğuyla veya gerçek olmasıyla alaka olmadığını, hayallerin gerçek olmadığı için böyle bir sonuca bağlarsın. 
Bağladığın veya bağlandığın bu sonuç bir şeylerin sebebi mi? Kısmına geldiğimizde bir yere varıp varmadığımızı anlamlandıracak birkaç hece bile bulamayabilirsin.
Sırf, varoluşsal bir sonuçsuzluk sarmalı içine hapsolan kara kedi kadar seçeneksizsindir. Gecenin en güzel esprisi şimdi geliyor " Seçeneksizseniz emin olun seçenek sizsinizdir:)"
İlkokul veya herhangi bir öğrenim derecesiyle belirtilemeyecek kadar diplerde bir mizah seviyesine sahip olmak bir kusur sayılmamalı. Sonuçta herkes komedyen olacak diye bir şey yok. Zaten komik insanlar zeki olurmuş. Bu sebeple bulunduğum konum yeterince ideal.
İdealler köprüsünden geçemediğim için standartlar köyüne yerleştim. Eğer ki bir yere gidemiyorsan en azından bulunduğun yerde kök salmak her açıdan bir başarı öyküsü olabilir.
Öykü diyorum çünkü bende roman yazacak alfabe yok. Metinlerim birkaç küçük hikayeye sığacak heceler ve kelimeler barındırıyor. Uzun soluklu bir hikayeye konu olamayacağım gibi uzun metraj filmleri izleyemeyecek kadar kısa sürecek kasete doldurulmuş bir ömür taşıdığımı düşünüyorum.

  Harbiden ben neden hala düşünüyorum....

24 Şubat 2024 Cumartesi

Ara

    Bir nefes almak, dinlenmek için kendimi bir aralığa çekmiştim; fakat görüyorum ki, bu ara, beklenenden daha uzun bir vazgeçişe dönüşmüş. Nedenini anlamak, kavramak zor geliyor bana. Neden her başlangıcın ardından, yarım kalan yolculuklar biriktiriyorum? İçimde bir ses, sürekli "Bu sefer neden farklı olacaktı ki?" diye fısıldıyor. Her defasında bu sesi yanıltmaya çalışsam da, sonunda hep o sesin haklı çıktığını görüyorum. Acaba yenilgiyi mi seviyorum, emin değilim.
        Bilgimin derinliklerine daldıkça, bilmediğim daha çok şey olduğunu fark ediyorum ve bu gerçek beni üzüyor. İçimden gelen bir espriyle bu durumu hafifletmek istiyorum: "Sıkıcan iyidir," derler ya, belki de öyledir. Fakat beni tanımlayan tüm sözler, başkalarının ağzından çıkıyor gibi; sanki ben, ben olmaktan çıkmışım gibi. Bu sözler, bu tanımlamalar canımı acıtıyor ve bu acılar, nedense, iyileşmek bilmiyor. Belki de şifanın anahtarı bende değil. Ve şifayı aramak için gereken gücü kendimde bulamıyorum.

İç dünyamın bu karışık notalarını kelimeler dökmek akorsuz gitar çalmak gibi...
Neyse, iyi geceler...

21 Şubat 2024 Çarşamba

Gecenin Güzelliği

Gecenin ihtişamına kendimi kaptırmışken, keyfe keder gülen yüzümü aynadan ayıramadım. Kelimelerin ve kimliklerin sığınak olduğu bir dünyada, mutluluğa ulaşmak için her kapı aralanabilir gibiydi. Sükûnetin cazibesine direnemeyip, konuşmanın verdiği hazzı arzuladım. Ancak, kendi kendime mırıldanmak ya da beni anlayacak biri olmadan konuşmak ne acı, değil mi? "Anlaşılmak istiyorum," diye fısıldadım karanlığa, Oğuz Atay'ın sözleriyle; nefes alırken bile, kısıtlamalar olmaksızın, olduğum gibi kabul edilmeyi umut ederek.

Bu karanlık gece, sıradışı bir huzur sunuyor. Acaba her gece bu kadar mı büyüleyici, yoksa şu anki halimle mi özdeşleşti? Bu düşünce, düşüncelerimin yargısından azade, sadece var olmanın güzelliği içinde yüzdüğüm bu gece için oldukça anlamlı. Anlamın ve anlamsızlığın sınırında, var oluşun tek bir olasılığına tutunuyorum. Belki de, anlamın ağırlığından uzak, bir sayfayı karalamak yeterli; her çizikte bir umut, bir arayış...

Bu gece, dil bilimi üzerine daldığım okumalarla zihnim yeni pencereler açtı. Kendimi ifade etme biçimim, belki de başkalarının dayattığı gerçeklerin bir yansıması. Subjektif algıların peşinde, objektif olmayan bir değer yargısı labirentinde varoluş mücadelesi veriyorum.

                                                                        Var olmaya çalışıyorum, dediğim gibi. Bu sadece bir başlangıç, belki de kendimi, kelimelerin ötesinde, yeniden keşfetmenin yolculuğu.

Cevap Bile Bir Son Olduğundan

Bir şeylerin sonuna yaklaştıkça, içimde tarifini bilmediğim bir direnç kabarıyor. Bitirmek istemiyorum. Sanki sonlar, birer mezar taşı gibi ...