17 Ekim 2024 Perşembe

Kafes

Üstünden daha çok fazla zaman geçmemişti.

Kendime sorduğum soruyu ne yazık ki hala kristal berraklığında hatırlıyorum.


Plan neydi? Kim olmayı bekliyordum? Tercih etmediğim bir kafesi sahiplenmek mi kaderimdi?


Bir an durup düşünmüştüm… Hani şu internette dönen komplo teorileri var ya, her anımız izleniyor, her anımız dinleniyor diyorlar. Bunu yaşamış gibi hissettim o an. Instagram sayfamı bir aşağı bir yukarı kaydırırken, aniden karşıma çıktı. “Amor Fati”. Bir adamın koluna kazınmış bu iki kelime, bir kadının merak dolu sorusunu getirdi; “Ne anlama geliyor?” Yaşlı adam, gizemli bir gülümsemeyle bunun özel bir anlamı olduğunu söyledi ve hiçbir açıklama yapmadan uzaklaştı.


Birkaç saniye sonra o iki kelimenin cevabı karşımda duruyordu: “Kaderini sevmek”

Bu cümle, yıllardır beni tutsak eden bu bedene, bu “kafese” ne kadar da yakışıyordu. Belki bu yaşamı, bu çevreyi, bu yeri ben seçmedim. Fakat, tüm bu kabullenmediklerim kaderimi sevmemi de engellemiyor. Neden sürekli kusurlar buluyorum, neden bu kafesi, bu hayatı, bu kaderi küçümsüyorum?


Belki de kaderin sırrı, sevmesen de ona saygı duymaktan geçiyordu.

Her şeyin bir lütuf mu yoksa bir ceza mı olduğunu anlamak için uğraşırken, bir anlam bulana kadar suskun kalmak gerektiğine karar verdim. Çünkü hayatın sadeliği, karmaşanın içinde öyle bir kördüğüm ki… Tek bir ipliği çekmek tüm düğümleri çözerken, bir başkası seni yeniden o kördüğümün içine sürükleyebilir.


Sonuç olarak… bir yerden başlamak gerek. Kaybedecek ne var ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cevap Bile Bir Son Olduğundan

Bir şeylerin sonuna yaklaştıkça, içimde tarifini bilmediğim bir direnç kabarıyor. Bitirmek istemiyorum. Sanki sonlar, birer mezar taşı gibi ...