Ne bulunduğum kişilikten, ne de olabileceğim kişiliklerden bir beklentim var. Belki de yolda olma fikrini o kadar sevdim ki, hiçbir sona varmak istemiyorum. Bir sonu olan yollara girme riskini alamıyorum. Kendimle ilgili düşünceleri düşünmeden edemiyorum, "sanırım" diyorum ama bazen buraya bile yazmak istemiyorum. Başlarda kendim gibi hissettiğim bu günlük, zamanla sanki bir görevmiş gibi gelmeye başladı. Artık kendime dürüstçe bir şeyler anlatmak yerine görevimi ifa ediyor gibi hissediyorum.
Neden rutin olan her şey bir dakika sonra sıkıcı hale geliyor? Bu kadar mı rutin karşıtı bir benliğim var? Sanki on yıldır sürekli belime taktığım o metal yığınıyla bir rutinim yokmuş gibi, diğer her rutini dışlama eğilimindeyim. Belki de tek minnettar olduğum şey, o rutinin bana bir hayat sunması. Gerçekten bilmiyorum.
Kelimelerin esiri olan benliğim, mutlu olman için her saniyede bir sebep var. Bu benliği üzme...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder