Yine başa dönüyorum. Zaman, kalbimin ritmini yeniden eski haline getiriyor. Zamanla geçer, dedikleri bu olsa gerek. Bir şeyin geçiyor veya eski haline dönüyor olması, tamir olduğu anlamına mı gelir? Belki en başından beri bozuktu, pansuman gevşeyip koptuğunda eski haline döndü ve ben düzeldiğini zannettim. İlk yaranın ne zaman açıldığını ve ruhumun hasarsız halini hatırlayamadığım için hiçbir cevaba ulaşamıyorum. Sadece flu ve opak bir görüş alanına sahibim. Görüş alanım olduğunu iddia etmemin sebebi, kör olmadığıma kendimi inandırmak istememdir. Hala her koşulda güçlüyüm, daha düşmedim imajını bozmayacak kadar kibirle dolu olmalıyım. Ya da saf bir aptallık. Bu cevap daha makul görünse de, bunca zamandır hala kendimi doğru adımlar atarken buluyorum, bu yüzden kibir daha mantıklı duruyor.
O duruyor, bu duruyor; kalbim zamanla eski haline dönerken, hayatım da eski haline dönüyor. Belki de en önemlisi budur. Bir şey kazanamamış olsam da, hiçbir şey kaybetmemiş olmam. Ödüller her zaman çok cazip görünse de, bedeller her zaman ödüllerden daha ağır oluyor. Bu yüzden kaybetmiş hissetmiyorum. Uzun zamandır hiçbir şey hissetmediğim için, bu kısa süreli ritim bozukluklarına bir anlam yüklemiş olabilirim.
Anlamın manada kaybolduğu kısa bir gösteriydi, sona erdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder