20 Haziran 2024 Perşembe

Siliniyor

    "Başlıyorum seni yazmaya, eksiliyor alfabemden harflerin." İlk duyduğumda bu cümleyi çok sevmiştim. İşte, demiştim, insan yine her şeye rağmen birini sevebiliyor ve bir şeyler karalayabiliyor. Fakat birkaç kez bu cümle üzerine düşündüğümde, aslında karamsarlığın nasıl böyle zarif bir şekilde dile getirilebileceğini fark ettim.

Evet, seni yaşamaya başlıyorum ve eksiliyorsun hayatımdan. Evet, seni solumaya başlıyorum ve her saniye biraz daha nefessiz kalıyorum. Evet, seni anlatmak için kullandığım her şey seninle birlikte hayatımdan çıkıyor. Evet, ben seni yaşamaya başladığım an sahip olduklarımı kaybediyorum.

    Bu cümleyi anlamlandırmam, eksildiğimi fark ettiğim anda anlamlanmaya başladı. İnsan içinde kaybolduğu denize bahane bulmak istemez. Yüzmenin ve suyun üstünde kalmanın keyfine odaklanır. Fakat atmadığı her kulaç, çırpınmadığı her saniye ölüme o kadar yakındır ki bunu aldığı keyiften anlayamaz. Bu yüzdendir, insan zevk aldığı sürece nasıl bir durumun içinde olduğunun farkına varmaz. Sevmek, dünyaya geldiğimizde yalnız kalamayacağımızı fısıldayan bir tutunma çığlığıdır; bundandır büyüsekte sığınacak bir dal aramaktan vazgeçemeyiz. Hiçbir şey tek başına olmamalıymış gibi hissetmemiz hep bundan mı? Sahi, tek olmak bir olmaktan daha mı kötüdür?

Peki, kendimi yazmaya başlasam? Neleri kaybedebilirim? Bu cümle korkutuyor... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cevap Bile Bir Son Olduğundan

Bir şeylerin sonuna yaklaştıkça, içimde tarifini bilmediğim bir direnç kabarıyor. Bitirmek istemiyorum. Sanki sonlar, birer mezar taşı gibi ...