Mutlu olduğumda, yıllardır kendimi tanımlamak için kullandığım harflerin beni terk ettiğini fark ettim. Ne zaman kendimi mutlu ve huzurlu hissetsem, zaman ayaklarımın altından hızla kayıp giden bir nehir gibi akıyor. Her düşünce ve her his, harflerle buluşmamam gerektiğini içimde haykırıyor. Artık harflerle kaybolmak, yaşamak değil, sadece kaybolmak gibi geliyor. Ancak mutlu geçirdiğim sürece baktığımda, yelkovan o kadar hızlı akrebi kovalıyor ki ruhum geçen süreyi fark edemiyor. Mutluluk, bir illüzyon gibi geçtiğinde, kendimi klavyenin başında, harflerin duygularımı anlattığı cümleler arasında kaybolmuş halde buluyorum.
Bu seferki arayışım, mutsuzluk veya huzursuzluk üzerine değil; anlamak üzerine! Bunca zamandır her şeyi anlamlandırmışım gibi yine bir anlam arayışı içinde olmam mantıklı olmasa da bunu yapmam gerektiğini hissediyorum.
Geçmişten hatırladığım bir söz, bunları yazma gerekliliğini hissetmeme sebep oldu: "Şeytanın da ilhamı vardır." İlk başlarda bu cümleyi, güzel şeyleri sadece yaratıcıya bağlama; sana güzel gelen şeyler şeytanın da eseri olabilir anlamında yorumlardım. Şimdilerdeyse, kendimi yazarak var olduğuna inandıran biri olarak, en üretici olduğum zamanları karanlık ve kötü anlarımda ortaya koyduğumu anlayan biri olarak, acaba Yüzüklerin Efendisi evreninde yaşasam Sauron'un safında mı yer alırdım diye düşünürken buluyorum. Tek ilham kaynağım karanlıklar mı diye merak ediyorum. Mutluyken hiçbir şey kanıtlamak zorunda olmamak, tembellik mi yaratıyor benliğimde? Yoksa şu meşhur söz gibi mi: "Zor zamanlar güçlü insanlar oluşturur. Güçlü insanlar, kolay bir hayatın oluşmasına olanak sağlar. Kolay zamanlar, zayıf insanların oluşmasına sebebiyet verip sonucu kaosa sürüklenen bir geleceği oluşturur. Kaosun hakim olduğu bir dünya, güçlü insanların oluşmasına neden olur." Bu kısır döngü durmadan kendini tekrarlar; kendi kuyruğunu yemekte olan yılan gibi.
Her karamsarlık beni yazmaya iterken, harflerin büyülü bir şekilde birleşerek kelimelere dönüşmesi beni huzura ve mutluluğa doğru sürüklüyor. Mutluluğun ve huzurun verdiği sarhoşlukla, anı kaybediyor ve kaybolmuşluk denizinde karamsarlıkla buluşuyorum. Ne zaman bu denizde kaybolsam, harfler bir sandal gibi imdadıma yetişiyor.
Bu döngüden çıkmaya çalışmak aptallık olabilir. Kabullenip tadını çıkartmalıyım, tiryakisi olmaktan kaçınarak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder