31 Aralık 2023 Pazar

Süreç

Yılın son anları yine biten ve başlayan bir süreç mevcut.

İki kelime içinde bulunduğum her durumu açıklıyor. 

Bitmeden başlamıyor... 

27 Aralık 2023 Çarşamba

Gibi

Sessiz kelimelerin derin yalnızlıkları varmış.
Yanlız, yalnız değilmiş kayboluşlar... 
Ve belki de -deler ayrı yazılmalıymış. 
Sanki her şey bitişik yazılıyormuş gibi.... 

22 Aralık 2023 Cuma

Küçük duruşlar

Aslında en başında her şey çok büyüktü

Bizeyse küçük bir küre diye anlattılar

Gören var mı diye sorduğumuzda 

Sizin görüp anlayamayacağınız kadar büyük diye kandırdılar.


Düşündük sanki çok fazla birikimimiz varmış gibi,

Üzüldük sanki bir sonuca varacağımıza inanmışız gibi,

Unutulduk sanki her seferinde sonuca varacakmış gibi,

Ve kaybolduk sankisi yok gibi.


Üç kelimeye sığınmamızı bekledir,

Bir kaç kelama kanıp saklanacağımızı ümit ettiler

Umut var mı diye sorduğumuzda 

Ümit hep içinde saklı onu siz bulun dediler.


Aradık sanki ilk seferde başaracakmış gibi,

İnandık her seferinde yanlışa sarılır gibi,

Kullanıldık her kulun koşulsuz inandığı gibi,

Aldatıldık hep doğru inanacakmış gibi.


Üç kelime demişlerdi başladı.

Her biri her yanımızı bir bir parçaladı.

Yaşa dediler yaşadık.

Anla dediler anladık.

Öl dediler sımsıkı şu dünyaya sarıldık...


15 Aralık 2023 Cuma

Eşsiz bir melodi?

Nerden düştü içime bu düş? Konuşmak istiyorum ama, konuşmanın faydası olmadığı yerdeyim.

Evet, fark ettim; hiç ayağa kalkmadığımda olsa bu duruş.

Kelimeler anlam karmaşasında kaybolurken, ben bilemiyorum: Bu rüya mı? Yoksa, sadece uzun süre işkence eden bir dünya mı? Ne fark ediyor ki!

Daha farklılıkların bir fark olduğunu kavrayamayacak kadar, nitelikleri nitelendiremeyen bir bilim insanı mı?

Bilim mi? İnsan mı? Kavgasından yorulmuş, yorulduğuna üzülen bir senfoni şefi gibi.

Uzun zamandır uzanamadığım kol saatim, yelkovana ait bir akrep misali, sürekli benden uzaklaşıyor. Aynı paralelde olmamız, yan yana olduğumuz anlamına gelmiyor.

Zaten ne düşünürsen düşün, hiçbir şey anlamlı olacak bir insan olmadan ifade edilemiyor.

Gecenin ikisinde seni düşünen bir canlı olması mı daha önemli, düşünülemeyecek kadar değerli olman mı?

Olmakla olamamak arasında sıkışıp kalmış bir söz dizim hatası bizimkisi. Bizimkisi dediğime bakma; düşlerimi ve duygularımı kastediyorum. Fiziki bir obje veya fiziksel bir varlıktan bahsedemeyecek kadar kibir doluyum bu sıralar.

Sıra sıra düşler arasına saklanmış küçük insansı sıralamalar, yine anlam ifade edemeyecek kadar kuramsal bir kuram faciası eşliğinde. Eşliğinde dediğim için yanlış anlaşılmasın, çünkü eş demek, çift demekti ya bir zamanlar.

Neyse, bu zamanlar o zamanlar değil gibi. Gibilerin karamsarlığına saklanmış bir silgi ezgisi bizimkisi.

Sildikçe silinmeyen, sildikçe iz bırakan bir beyaz sayfa kirleticisi.

Kırık yelkovan, tükenmiş silgi, çalınmış hayaller, kaybolmuş bir senfoni.



Her biri kendi içinde eşsiz bir melodi...

9 Aralık 2023 Cumartesi

Kendimi nerede bulabilirim?


   Tan vakti yaklaşırken, dünyanın sessizliği içinde, hayatın anlamını sorgulamaya başladım. Kıyıya vurmuş balıkları izleyen, yakalamak için kılını bile kıpırdatmayan bir kedi gibi, kendimi bir köşede, yaşamın karmaşasından uzakta kaybolmuş hissediyordum. Kimden ve neyden bu kadar sıkılmıştım? Bu soruya cevap bulamıyordum.
    
   Birkaç saat önce, 18 yaşında bir kızın hayattan kaçma girişimi beni derinden etkiledi. İlaçlarla son vermek istediği hayata, şükürler olsun, yeniden tutundu. Ama onun boş bakışları, hayata nasıl bir anlam yüklemediğimin göstergesi oldu. Ruhumun terazisi bozulmaya başlamış mıydı, yoksa bir tren gibi, raydan çıkmamak için demirlere sıkı sıkıya mı tutunuyordum?
    
   Her şeyden biraz daha eksildiğim bu saatlerde, kendimi bulamıyordum. Aslında her şeyden bu kadar uzaklaşmışken, kendimi bulmam gerekmez miydi? Sessizliğin ve kimsesizliğin karanlığında, bir ışık sızıntısı, bir çatlak arıyordum. Olmalıydı, ama ben neden bulamıyordum? 
    
    Hiçbir oyunda becerikli olmayan ben, saklambaçta neden bu kadar yetenekliydim? Karanlık gökyüzüne, uçsuz bucaksız dünyaya bakıyorum ve bulunabildiğim, fark edilebildiğim, hissedilebildiğim anlarda yaşamak istiyorum. Belki de ben sadece istediğim gibi yaşamak istiyorum. Hala isteyebiliyorken... 
   
   Bu düşüncelerle dolu bir şafak vakti, hayatın anlamını arama yolculuğumu sürdürüyorum. Belki de cevaplar, bu sessizlik ve kimsesizliğin içinde saklıdır. Hala bir şeyler isteyebildiğim sürece her şey mümkün...




6 Aralık 2023 Çarşamba

Küçük bir merak

    Sessizliğin beni yaraladığı bu saatlerde küçük bir merak kapladı içimi "büyüdün mü yoksa biraz ölüyor muyum?" Can Kazaz'ı dinlerken anladım o da aslında bu soruya bir cevap bulamamıştı. Tek başına canının sıkıldığı yetmezmiş gibi bir de içimizde kelimelere dökemediğimiz düşünceleri yüzümüze vurarak bizim de canımıza sıkıyordu. İnsanların yaşadıkları acıları kelimeye dökmeleri acılarını diğer insanların acılarına katmak için mi? Yoksa paylaşılan her şey gibi acı da paylaşılınca azalıyor mu? Ben ilk soruyu daha doğru buluyorum. Anlatıldıkça azalması gereken acılar çoğalıyor gecenin bu saatinde melankolik düşüncelere ne gerek vardı ki. Belki de olay sözlerde değildi gecenin kendisindeydi insan her karanlığa düştüğünde kaybolmak istiyor sanki. Ya da insan demek yanlış oldu. 
   

    Düşünmenin oldukça zararlı olduğu saatlere hoşgeldin. Burada hiç hoş bir şey olmasa da hoşgeldin. Gelebiliyor olmanın bile çok düşük ihtimallere bağlı olduğu bu yere bu düşüncelere denk gelebildiysen hoşgeldin. Düşünceler pek hoş olmasa da zaten her şey de çok güzel değil bırak bunlar da olmayı versin. 



                                                          Çok fazla merak etmek iyi değil derlerdi. Ne yazıkki haklıymışlar.



Olsun be küçük meraklar iyidir. Küçük kaldıkları sürece sıkıntı yok....

5 Aralık 2023 Salı

Arşe

Bu gece kelimeler hüznümü bastıramadı, sana dair her şey dört bir yanımı kanatıyor. Kalbim, benim için atmayı bıraktı, her vuruşu ruhumu dağlıyor. Sesim, bu gece ruhuma hitap etmiyor, geceler beni karanlığa hapsediyor. Benliğim, bedenime sığmıyor; geceler artık huzur vermiyor. 

Bir park köşesinde, işsiz bir kemancı gibi, notalarıma sığınıyorum. Lakin notalar, sanki ben onların celladıymışım gibi, beni yok sayıyor. Ellerim arşe ile kaybolurken, huzurumu her bir telin titreyişinde, sana koşarken bulunuyorum. Fakat ne olduğunu işte o an anlıyorum. Avuçlarımın arasında sığındığım tek liman keman, ayrılığımızı kutluyor. 

Anlamakta ne kadar geç kaldığımı idrak ettiğim o anlarda gerçekler birbiri ardına yüzüme vuruyor. Elimdeki yayı bile kontrol edemezken, zamanı ve seni nasıl hayal edebilirim?

Yazık... 

Yönüm?

Artık son demlerini yaşadığım bu mısralarda
Başlangıç, arıyor olmak ironik
Senin gözlerinin içinde saklanmak isterken
Yeşil ve mavi de, kaybolmak korkutucu. 

Kimsenin şifa olmadığı bir veba bu
Ellerinin derman olamadığı bir ağaç gövdesi, bedenim

Gölgelerin ardında saklı, sessiz bir umuttur seslenişim. 
Sözlerinle sarılman, yarama pansuman
Sen uzakta bir rüya, ulaşılmaz anlamla anlaşılmaz. 
Her nefeste bir özlüyorum. 

                       Dermanım senin sesin.

Bir denizin ortasında, yalnız bir ada gibiyim  
Dalgalar aşındırıyor benliğimi, zamanın acımasız eli yapışıyor yakama 

Bir umut senin varlığın, saklı bir fener, karanlıkta kalmış ruhumun tek yönü
Sana saklanmış benliğimin sensiz her yanım keder. 


Cevap Bile Bir Son Olduğundan

Bir şeylerin sonuna yaklaştıkça, içimde tarifini bilmediğim bir direnç kabarıyor. Bitirmek istemiyorum. Sanki sonlar, birer mezar taşı gibi ...